Ürün Özellikleri
Stok Kodu
9786058077652 Boyut
235-305-0 Sayfa Sayısı
175 Basım Yeri
İstanbul Basım Tarihi
2021-01-22
Çeviren
İpek Tabur
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
Kitap Kağıdı
Dili
Türkçe
Türkiye'de çağdaş heykel sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Kazım Karakaya'nın
yaşamı ve 1990'lı yılların başından bu yana süregelen sanat pratiğini ele alan
"Kazım Karakaya: Heykel İçin Yaşamak" isimli kitap Bozlu Sanat Yayınları'ndan çıktı.
Kitabın ilk bölümünde sanatçının yaşamı ve yapıtları hakkında bir okuma sunan Oğuz Erten'in
metni, ikinci bölümde ise sanatçı ve yapıtları üzerine kuramsal bir yazı kaleme alan
Zeynep Sayın'ın metni yer alıyor.
Oğuz Erten, Kazım Karakaya ile uzun süre boyunca yaptığı görüşmeler neticesinde kaleme
aldığı metinde, Karakaya'nın form dilini oluşturan temel unsurları sanatçının
Ankara'da başlayan çocukluk yıllarından, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Heykel Bölümü'ne ve oradan da İstanbul'a uzanan yaşamı ve sanatsal kariyerine referanslar
veren biyografik göndermeler eşliğinde okuyucuya sunuyor. Erten, sanatçı için
yazdığı kapsamlı metinde araştırma ve çalışmayı her zaman ilk sıraya koyan,
düşlerinin peşinden koşarak kendi gerçekliğini yaratan Karakaya'nın kendini keşfetmesi,
sanatını bulması, malzeme ayrımı yapmadan ilerlemesi, heykellerinin malzeme ve form olarak
‘dönüşmesi' üzerinde duruyor. Erten, "Heykel İçin Yaşamak" başlıklı yazısında; "Her attığı
adımda, her tanıştığı kişide, her okuduğu kitapta, her yaptığı sergide heykelini bir üst
noktaya götürmeye çalışır. Denenmeyeni denemeyi, akla gelmeyeni getirmeyi, zorlukları
düşünmeden yapmayı zevkli bir oyun gibi seçer." sözleriyle Karakaya'nın kavramsal olarak
güçlü okumalar sunan yapıtlarının yaratım gücündeki sınırsızlığına değiniyor.
Zeynep Sayın ise Kazım Karakaya'nın yapıtlarını eleştirel bir dille analiz ettiği metninde
"Tanrının Bildiği Kuldan Saklanmazmış" başlığını kullanarak, sanatçının yapıtları üzerine
kuramsal bir okuma sunuyor. Sayın, Karakaya'nın erken dönem işlerinden başlayarak yıllar
içinde değişen, dönüşen, uzun süren okuma, araştırma ve çalışmalar sonucunda ortaya çıkan
farklı dönemleri üzerinde durarak, okuyucuyu derinlemesine bir düşünme ve sorgulamaya itiyor.
Sayın, adeta bir "taş ustası" olan Karakaya'nın malzemeyle kurduğu ilişkiyi
şöyle yorumluyor: "...Taşı kaldırdığında milyarlarca yıldır biriktirdiğiyle kaldırıyor,
keskiyle doğanın anısını yontuyor, hiçbir zaman ölmemiş olan taşa can veriyor, kendi ölümünü
işlerken taşı canlandırıyordu. Yük taşımayan hiçbir şey yoktu, taşı yüklerinden boşaltırken
hayata çağırıyor, taşı ona yüklenen anlamsal vaatleriyle (sonsuzluk/ölümsüzlük/anıtkabirler vb.)
değil, semptomlarıyla tartıyordu."
Yorum yaz