Ceza Muhakemesi alanında, avukatın herhangi bir rolü olmadığına, soruşturmayı Cumhuriyet Savcısının, kovuşturmayı ise hakim veya Mahkeme başkanının yürüttüğüne ilişkin çok yaygın bir kanaat var. 25 yıllık hakimlik hayatımızda, bunun tam da böyle olmadığını, işi bilen iyi bir avukatın, davanın seyrinde çok büyük faydasının ve katkısının olduğunu bizzat müşahade ettik. Bunu hakimlikten emekli olduğum zamandan beri sürdürdüğüm yaklaşık 5 yıllık avukatlık yaşamımda daha net biçimde gördüm. Kürsünün iki tarafında da bulunmuş birisi olarak sanırım şu tespiti yapmaya hakkım vardır: Ceza hukukunu ve ceza muhakemesini iyi bilen bir avukatın, soruşturmadaki ve kovuşturmadaki ve hatta kanun yollarındaki rolü, müvekkiller açısından hayati öneme sahiptir. Çünkü önce, müvekkil davasını konuşmak için ilk defa avukata geldiğinde, olayı ve gideceği noktayı süzüp, müvekkilin doğru bilgilendirilmesi çok önemli. Bunun için, hukuki bilgi azami düzeyde gerekli. Ayrıca, vekalet ilişkisi kurulduktan sonra, oluşturulacak strateji açısından da bilgi ve tecrübe vaz geçilmez düzeyde. Yasa yollarına başvurma kısmını söylemeye bile gerek yok, bir karardaki yanlışı bulmak, kararın nerelerden hukuki olmadığını kavramak, anlamak uzmanlık düzeyinde bilgiyi gerektiren bir husus. Bu söylenilenlerin her birini alt alta topladığımız zaman, ceza avukatlığı için nitelikli ve alt yapısı olan bilginin önemi sanırım ortaya çıkmış oluyor. Ancak bizi elinizdeki kitabı yazmaya sevk eden bunlardan hiç birisi değil. Bu iş yoğunluğu içerisinde, bu kitabı yazmak için zaman bulmamız da mümkün değil. Yalnız 20 Temmuz 2016 tarihinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun istinaf ve temyize ilişkin hükümleri de yürürlüğe girdi. Yürürlüğe giren maddelerden birisi de CMK'nın 294. maddesinde düzenlenen, “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.” şeklindeki hükümdür. Bu hükme göre, temyiz eden kimse Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin veya ilk derece mahkemesi kararını, hangi sebeple temyiz ettiğini açıkça ve ayrıca göstermesi gerekir. Artık kararlar her dosyaya uyan, “resen gözetilecek nedenlerle” “önceki savunmalarımızda belirttiğimiz üzere” biçiminde ifadelerle, temyiz edildiğinde, Yargıtay'ın ilgili ceza dairesi bu temyiz istemlerini reddetmektedirler. Bir anlığına müvekkilimizin uyuşturucu ticareti veya nitelikli cinsel istismar suçundan 30 yıl hapis cezası aldığını ve biz temyiz dilekçesinde sebep göstermediğimiz için, bu istemin reddettiğini düşünelim. Bu ret kararı karşısında avukatın müvekkil ve kanun karşısındaki sorumluluğunu, izahtaki zorlanmasını hayal bile etmek istemeyiz. Yine Yargıtay kararlarına göre, istinaf yoluna başvurmayan kimse, hüküm aleyhine değiştirilmediği sürece, temyiz yoluna da başvuramayacaktır. İşte böyle durumlarda kalmamamız için, bu konuda diğer meslektaşlarımıza bir nebze de olsa yardımcı olmak, yol göstermek amacıyla böyle bir kitap yazmaya karar verdik. Kitabımız, bilgi ağırlıklı, iyi bir ceza avukatının bilmesi gereken, asgari bilgileri vermeye çalıştık. Ayrıca, hem 25 yıllık hakimlikten gelen, hem de 5 yıllık avukatlıktan edindiğimiz tecrübelere göre, kitaba kutucuklar halinde tavsiyelere de yer verdik. Yine nasıl savunma yapılması gerektiğini, nasıl tahliye dilekçesi yazılması gerektiğini, istinaf ve temyiz dilekçesi yazarken nelere dikkat etmemiz gerektiği gibi, bölümlere - belki de Türkiye'de ilk defa,-yer verdik. Kitabın en sonuna da bazı dilekçelerden örnekler ile TCK ve CMK için kullanımda kolaylık sağlamak üzere indekslere yer verdik. Kitabın ilk baskısı kısa zamanda tükendi, teveccüh gösteren tüm meslektaşlarımıza çok çok teşekkür ediyorum. Kitabımızda mutlaka eksikler olacaktır. Ancak bunun bir başlangıç olduğu ve yoğun iş ve salgın hastalık döneminde yazıldığı dikkate alındığında, bu konuda sizlerden anlayış bekliyoruz. Sizlerin eleştirileri daha güzele ulaşmamızda anahtar rol oynayacaktır, bu nedenle olumlu olumsuz tüm eleştirilerinizi bekliyoruz.
Yorum yaz